Güncel

Boğaziçi’nde “Emek ve Toplumsal Cinsiyet Mücadelesi” konulu etkinlik gerçekleşti

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Kulübü tarafından düzenlenen 8. Emek Haftası etkinlikleri bugün başladı. 10-11 Mayıs günlerinde gerçekleşecek tartışmalar “Emek ve Toplumsal Cinsiyet Mücadelesi” konusu ile başladı.

Boğaziçi Üniversitesi’nde her sene üniversitede gerçekleştirilen Emek Haftası’nın 8.’sini bu yıl Sosyal Bilimler Kulübü düzenledi. 10-11 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek etkinliklerin ilk gününde “Emek ve Toplumsal Cinsiyet Mücadelesi”, “Emek Mücadelesi ve Sendikalar. Nasıl bir sendika?” ve “Sanat ve Emek” konuları işlenecek. 11 Mayıs günü de “Emek ve Üniversiteler”, “KHK’ler Düzeninde Emek Mücadelesi. Direnenler!” ve “İstisna Hali-Grev Yasakları” konuları işlenecek.

 

Kargın “On yıllarca ev işçiliği yaptım, başlarda utanıyordum”

Etkinlikler “Emek ve Toplumsal Cinsiyet Mücadelesi” gündemi ile başladı. Bu bölüme İMECE Ev İşçileri Sendikası’ndan Ayten Kargın, uzun bir dönem seks kölesi olarak yaşamak zorunda kalan Ayşe Tükrükçü, Yeni Demokrat Kadın’dan Rahime Karvar ve Fidan Kanlıbaş konuşmacı olarak katıldı.

İlk olarak konuşan İMECE Ev İşçileri Sendikası’ndan Ayten Kargın, on yıllarca ev işçiliği yaptığını ancak bu durumdan başlarda birçok ev işçisi gibi utandığını ve kimseye söyleyemediğini, verilen emeğin “iş” olarak görülmediğini anlattı. “13 yıl çalıştığım yerde haksızlığa uğradığımda bile mahkemeye başvurmakta tereddüt ettim” diyen Kargın, bu süreçte arayışa girdiğini ve ev işçileri sendikası İMECE ile çalışmaya başladığında haklarını aradığına değindi.

Babaannelerin, anneannelerin, teyzelerin, halaların çocuk bakımı yaptığı için “harçlık” almasına tepki gösteren Kargın, “Sevgimizi satın alamazlar. Eğer ücretlendireceklerse; bunu ‘iş’ olarak tanımlasınlar, sigorta yapıp düzgün bir maaş versinler” dedi.

 

Tükrükçü “E-devletin açılımı erkek devlettir!”

Kargın’ın ardından söz alan uzun bir dönem seks kölesi olarak yaşamak zorunda kalan Ayşe Tükrükçü, yaşamından kimi aktarımlar yaparak toplumun ikiyüzlülüğüne dair çarpıcı bir sunum gerçekleştirdi. Kendisini seks kölesi olmaya iten çocuk yaştayken uğradığı amcasının tecavüzünü, ailesinin kendisini suçlayarak kabul etmeyişini ve bedeninin satıldığı evlerde yaşadıklarını anlatan Tükrükçü; ikiyüzlü davrananların değil de kendisinin “orospu” olarak damgalanmasına tepki gösterdi.

Bir dönem uluslar arası bir örgütle birlikte çalışırken 5 ilde yaptıkları araştırmada kimsesizler mezarlığındaki cenazelerin % 76’sının kadınlara ait olduğunu gördüklerini anlatan Tükrükçü, devletin de bu suça ortak olduğuna dair örnekler vererek, bu devlete güvenilmeyeceğini, “e-devlet”in asıl açılımının “erkek devlet” olduğunu söyledi.

 

Karvar “Devrimci saflarda da kadınların emekleri görmezden geliniyor”

Bir sonraki konuşmacı ise Yeni Demokrat Kadın’dan Rahime Karvar oldu. Karvar; Kargın ve Tükrükçü’nün anlatımlarındaki ortak noktanın patriarkal sistem ve buradan beslenen toplumun ikiyüzlü yaklaşımları olduğuna değindi. Bağımsız kadın örgütlerinde bilinçlenme çalışmalara yapmaya başladıkları andan itibaren karma örgütlerdeki kendi duruşlarını ve ilişkileri sorgulamaya başladıklarını söyledi.

Bu ikiyüzlülüğün ve zihniyetin kadınların tüm yaşam alanlarında karşılarına çıktığını söyleyen Karvar, devrimci-örgütlü saflarda da erkek egemen yaklaşımlarla mücadele ettiklerini, burada da kadınların örgütlü emeklerinin görmezden gelindiğini anlattı. Kadınların pratik işlerle sınırlandığında, ancak mücadelenin teorik kısımlarında kendilerini ifade edemediklerinden bahseden Karvar, bunda kadınlar olarak kendilerinin sınırlamalarının da etkili olduğuna değindi.

 

Kanlıbaş “Savaşın içinde emek veren kadınlar bizden güçlüydüler”

Son olarak Şengal ve Kobanê’ye dönük DAİŞ saldırılarının ardından bölgeden göç ederek Türkiye Kürdistanı’na yerleşenler için kurulan çadır kentlerde ve daha sonrasında yasaklı olduğunda Sur ve Nusaybin’de dayanışma çalışmalarına katılan Fidan Kanlıbaş deneyimlerini anlattı.

Şengal ve Kobanê’den gelen aileler için kurulan çadır kentlerde kadınların yaşamı kurmak için tüm gün emek verdiklerini anlatan Kanlıbaş, kendilerinin savaş ve çatışmalardan olumsuz etkilenmelerine karşın savaşın içerisinden gelen kadınların daha umutlu olduklarını ve kendilerine de güç verme çabasında olduklarına değindi.

Etkinlik soru-cevap bölümü ile sona erdi.


Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu