Güncel

‘Bana yapılan cinsel işkence kadın özgürlük mücadelesine yöneliktir’

Van M Tipi Kapalı Hapishane’de tutuklu bulunan Mizgin K. (17), gözaltına alındığı sırada polisler tarafından uğradığı cinsel işkenceyi Jinha’ya yazdığı mektupla dile getirdi:

mizginMizgin, “Biz Kürt kadınları olarak Dersim’de Zilan’da Türk’ün aciz yüzünü iyi gördük. Anne karnındaki çocuğu süngülerle ardından fotoğraf çektiren barbarlara tanıklık ettik. Bu nedenle bana yapılanlar aslında kadın özgürlük mücadelesine yapılan bir saldırıdır” dedi.

Türkiye’de 1980’li ve 1990’lı yıllarda gözaltına alınan kadınların tecavüze uğradıkları, katledildikleri gerçeği henüz devletin kara lekesi olarak duruyor. Bu uygulamaların devam etmesi kadın kimliğine tahammül edilemediğinin bir göstergesi olmaya devam ediyor. Kadın bedeninin teşhir edilmesi güvenlik güçlerinin kadın kimliğinin sadece çıplak bir bedenin sınırlarında kaldığını düşünmeleri bile eril zihniyetin çirkinliğini ortaya koyuyor.

12 Ağustos 2015 tarihinde TEM ekipleri tarafından Van’da gözaltına alınan 17 yaşındaki Mizgin Kırkağaç Çocuk Şube yerine TEM Şube’ye götürüldü. TEM şube polisleri tarafından cinsel işkence ve hakaretlere maruz kaldığını belirten Mizgin yaşadıklarının kadın kimliğinde yarattığı tahribatları, tutuklu olarak bulunduğu Van M Tipi Kapalı Cezaevi’nden ajansımıza yolladığı mektupla anlattı.

‘Amaç kadın özgürlük mücadelesinden intikam almak’

Mizgin, yaşadıklarını mektubunda şu sözlerle dile getirdi: “İhbar sonucu gerilla olduğumu bilerek alınmamdan itibaren polislerin şiddetine maruz kaldım. Beni toprak araziye sürükleyerek kafama, sırtıma, kalçama ve göğsüme sert darbelerle vuruyorlardı. 50’li yaşlarında bir polis bedenime dokunarak hem fiziki hem de sözlü tacizlerde bulunuyordu. Sırtımda oturan bir polis ise diğer polise katılarak tacizlerini daha üst boyutlara taşıyordu. Bir başkası da beni etkisizleştirmek için ağzıma toprak doldurmaya çalışıyordu. TEM’e götürüldüğümde de tacizleri ve şiddetleri devam etti. Kapalı bir alan olmasından dolayı tacizleri çok daha fazla sıklaşmaya başladı. Bir polis içeride kalarak tecavüz etme tehditlerinde bulunarak hem pantolonunun kemerini çıkararak hem de fermuarını açarak tehditlerini sürdürmeye devam ediyordu. Gözaltında aldığım darbelerden dolayı kanama geçirdim. Bu durumdan faydalanarak onur kırıcı yaklaşımlarda bulundular. Ardından da onlarca polisi sayıp içeriye getiren polis bana dönüp ‘bu kadarı yeter mi, hoşuna gider mi?’ diye sorarak tehditlerde bulunuyordu. Türk polisini teşvik eden savcılar da gözaltı sürecini uzatarak yaşadıklarımın önünü açtılar.”

‘Militarizmin yaşandığı bir ülkede kadınlar savaş ganimetidir’

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’nin savaş suçları işleyen ülkeler için belirlemiş olduğu yasalara başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin uymadığının altını çizen Mizgin şöyle devam etti: “Hukuk adı altında yaşatılan hukuksuzluk kurumları eril zihniyetle yönlendirilip taraf aldığından çok fazla sonuç alınacağını düşünmüyorum. Türk devletinin gün yüzüne çıkarmadığı binlerce olaya tanıklık edilmiştir. Militarizmin yaşandığı bir ülkede kadın savaş ganimeti olarak kullanılmaya devam ediyor. Sadece gözaltı süreçlerinde değil savaş esiri olarak yakalanan kadın yoldaşlarımıza tecavüz ve tacizler ödüllendirilircesine devlet nezdinde yer almaktadır. Biz Kürt kadınları olarak Dersim’de Zilan’da Türk’ün aciz yüzünü iyi gördük. Anne karnındaki çocuğu süngülerle ardından fotoğraf çektiren barbarlara tanıklık ettik. Bu nedenle bana yapılanlar aslında kadın özgürlük mücadelesine yapılan bir saldırıdır. Kendi benliğinde buluştuğun topraklarda düşmanın çirkin yüzü ile bu kadar yakından tanışmanın daha yakıcı bir gerçekliği olmuştur.”

Kaynak: Jinha

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu