DeneyimGüncel

İrem ve Ceren anlatıyor: “Dünyaya başlı başına bir değişim gerekli”

İstanbul’dan genç kadınlar İrem ve Ceren’e sorduk. Bakın; tüm zorluklara rağmen kendi ayakları üzerinde kalmaya çalışan ve mücadelenin kadınlar için dönüştürücü gücüne inanan İrem ve Ceren neler anlatıyor?

İstanbul’dan genç kadınlar İrem ve Ceren’e sorduk. Bakın; tüm zorluklara rağmen kendi ayakları üzerinde kalmaya çalışan ve mücadelenin kadınlar için dönüştürücü gücüne inanan İrem ve Ceren neler anlatıyor?

Ceren, tam pandeminin ülkede görüldüğü resmi olarak kabul edilip kaygıların arttığı o 11 Mart haftasında zaten ciddi bir dönüşüm içerisindeymiş. Henüz 16 yaşında olmasına ve zorunlu olarak okutulduğu İmam Hatip Lisesi’nde bıkmasına rağmen kardeşlerini alarak ailesinden ayrı bir hayata adım atmaya çalışıyordu. Ancak yasaklar başlayınca zaten hepsi 20 yaş altı olan kardeşler olarak ihtiyaçlarını karşılamada oldukça zor bir dönem geçirmişler. Ancak bundan daha yıpratıcı olanı, Ceren şöyle anlatıyor:

“Herkes gibi ilk ay çok kaygılı geçen bu yasaklı dönem bir o kadar boğucu ve psikoloji yıpratıcıydı. Ailesel ve çevresel faktörlerden dolayı gelişen anksiyete krizlerim ev içerisinde artıyordu. Ve kardeşlerimin de çok iyi olduğunu söylemem. Hepimiz kadındık ve hepimizin zaten yıpranmış olan psikolojisi bu durumda psikolojik rahatsızlıkları tetikledi.”

“Tam bağımsız komünist ve feminist bir normalleşme”

“Peki pandemi öncesinde hayat koşulların nasıldı? ‘Normal’ dedikleri bu hayat koşullarında nasıl bir yaşamın vardı?” diye sorduğumuzda Ceren, aslında kadınlar için yaşamın hep bir “karantina” olduğuna vurgu yapıyor:

“Kesinlikle normal değildi. Karantinanın öncesinde zorunlu eğitim gördüğüm imam hatip lisesinden artık fazlasıysa bıkmış olduğum ve diğer okullara nakil olanağı düşük olduğu için bıraktığım dönemde anladım bu söylediğimi. Kadınlar için hayat karantinaymış. “Okulu bıraktıysa, nereye gidebilirdi ki bir kız çocuğu” mantığı vardı. Ya da aklındaki düşünceyi yapmamalı. Hayatın her alanında kısıtlama gördüm ben. Her kadının benim yaşadıklarımı hatta çok daha fazlasını yaşattıklarını biliyorum. Ve hem ‘normal’ hem de pandemi dönemini çok ağır geçiriyoruz.

Tüm bunlara rağmen hayata umutla bakan bir genç kadın Ceren ve “benim normalleşmem tam bağımsız komünist ve feminist bir normalleşme” diyor. Son olarak da gerçek bir normalleşmenin yolunu tarif ediyor: “Biz halkız, normalleşmek için gerekirse (ki gerekir) devrim yaparız. Dünyaya başlı başına bir değişim (devrim) gereklidir. Ve bunu da şüphesiz örgütlenerek yaparız.”

İREM ANLATIYOR: “Normal denilen de normal değildi”

İrem de yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Ben bu dönemde henüz yeni bir şehre taşınmıştım ve oraya adapte olmaya çalışıyordum. Sokağa çıkma yasakları nedeniyle fazla iş imkanım olmadığı için ekonomik olarak zor bir süreç geçirdim. Psikolojik bazı sıkıntılarımdan dolayı eve kapanmam zor oluyor ve bu süreç psikolojik sorunlarımı da artırdı.” Bariz bir şekilde devletin kendi ekonomisini, halkın canına tercih ettiğine dikkat çeken İrem, “normalleşme” denilen sürecin de faşizmin, kapitalizmin normalleştirmesi olarak gördüğünü söylüyor.

Pandemi öncesinde “normal” denilen hayatın kendisinin de normal olmadığını söyleyen İrem, “Benim normal dedikleri bu hayat koşullarında okulu bırakmak zorunda kaldığım, ailem tarafından eve kapatıldığım ve zorla anti-depresan verilen bir hayatım vardı. Yani pandemide olduğu gibi kadına şiddet ve ayrımcılığı, işsizliği, okul şartlarının zorluğunu çektiğim bir hayatım vardı” diyerek “normal” denilenin de aslında “normal” olmadığına vurgu yapıyor.

Ceren gibi İrem de hayat dolu ve umutlu. Asla yılmıyor ve kendi “normal”ini tanımlıyor ve bittabi bu “normal”i nasıl yaratacağımızı da… “Biz ‘normalimizi’ en baştan beri hayal etmiş ve gerçeğe geçirmek için her şeyimizi vermiştik zaten. Hayal ettiğimiz normalliğin adı sosyalizmdir, komünizmdir, anarşizmdir. Ne isim takarlarsa taksınlar; hepsinde aynı şeyi söyleriz: Irkı, dini, dili, cinsiyeti, düşüncesi yüzünden acı çekmeyen, dışlanmayan, öldürülmeyen bir insanlık! Hakkımız olan su, yemek, barınmayı devlete vergi olarak ödemediğimiz bir normallik! Kadının istemediği hiçbir ilişkiye, kılık kıyafete girmediği, eve kapatılmadığı, şiddet görmediği bir toplum bizim normalimizdir ve ne zaman bunlar hayalden çıkıp gerçeğe yürürse normalleşmemiz de gerçekleşmiş olur. (…) Kapitalizmin, faşizmin normaline karşı TEK YOL DEVRİM!”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu